Sayfalar, 1,2,3,4,5,6

21.08.2009

Mete GÖKTÜRK diyor ki: "Karikatür beni tek tip olmaktan kurtarıyor. "

.............

o6 Haziran 1997
tarihli YENİ YÜZYIL gazetesinden kestiğim bir haber... /10 yılı aşkın bir süreden beri; önemini yitirmeden; dosyalarım arasında bekler durur.
MİZAH VE ŞİİR dostlarıyla paylaşmak istediğimiz bu haber, Sayın Ergin GÜLEN imzasını taşımakta...
.......... Haber, karikatür ustamız Sayın Mete GÖKTÜRK'le ilgili...
Hukukçuluğunun yanı sıra, karikatür sanatında da değerli bir ses olan GÖKTÜRK’ün açıklamaları; her yaştan, her kesimden, her meslekten (...) insanın yararlanabileceği bir özellik taşıyor.
***
......... Haber fotoğrafının alt yazısı, anlatmak istediklerinin özeti gibidir. / GÖKTÜRK, "Yalnız hukukçu olmak yetmez" diyor.
***
Okulda öğrencilere okutulmalı bu tür yazılar. İşinden, hayatından memnun olmayana; mesleğinde ve hayatın içinde açmazlara düşenlere okutulmalı.
***
.......... MİZAH VE ŞİİR'in siz değerli dostlarla paylaştığı buradaki düşünceleri, sizin de dostlarınızla paylaşmak isteyebileceğinizi umuyoruz.
Amaç, pencerelerimizi çoğalmak... / hayata –tek pencere yerine- çok pencereden bakmak...
............. Sevdakâr ÇELİK


Hukukla guguk arasında...
haber: Ergin Gülen

Cumhuriyet Savcısı Mete Göktürk 30 yıllık çizgi çalışmalarını "Sen İşine Bak" başlığı altında Karikatür ve Mizah Müzesi'nde sergiliyor.
Karikatüre sevgiyle bağlı olan Göktürk'ün karikatürleri için Semih Balcıoğlu, "Günümüz için olduğu kadar yarınlara da kalacak güçteler" diyor.
***
............Kamuoyu onu daha çok "Siyaset Meydanı"ndaki konuşmalarıyla tanıyordu. Yakınları ise hukukçu olduğu kadar iyi bir sanatçı olduğunu da biliyordu. Cumhuriyet savcısı Mete Göktürk şimdi "Sen İşine Bak" adı taşıyan bir karikatür sergisi açtı. Fatih'teki İstanbul Karikatür ve Mizah Müzesi'ndeki serginin yanısıra Göktürk'ün çalışmalarını içeren bir de albüm yayımlandı. Gençliğinde çiziktirdiği komik tiplemelerin karikatüre bir başlangıç olduğunu bilmiyordu tanınmış hukukçu. Bugün, "çizginin karikatür olması için, bir fikir, bir düşünce olmalı ve mizah içermeli, salt çizgi ile anlatılarak evrensel mizah dilini ortaya çıkarmalıdır" diyor.
*Karikatürlü hobi olarak çizdiğinizi söylüyorsunuz, ama çok ciddi sosyal ve siyasal anlamlı karikatürleriniz var...
-Evet, karikatürü hobi olarak çizmek durumunda kaldım. Bahsettiğiniz konular ister istemez kişide birikimler oluşturuyor. Her insanın hayata bakış açısı vardır ve onun getirdiği özel bir dünya görüşü oluşuyor. Bu görüşler tabiidir ki, sanatçının çizgilerinde ifadesini bulacaktır. 30 yıldır çiziyorum. Küçümsenecek bir süre değil. İster istemez insanın gözüne bazı şeyler takılıyor.
*Çizgileriniz grafik görünümüyle dikkat çekiyor. Bu konuda kendinize bir usta seçtiniz mi?
-Bence kimse etkilenmeden sanat yaptığını iddia edemez. Bu çizgi sanatı konusunda da böyledir. Ben de Turhan Selçuk'tan çok etkilendim. Taklitçisi olmamaya çok özen gösterdim. Hatta onun karikatürlerine çok benzeyen karikatür çizdiğim zaman farklılık oluşturmak için o karikatürü tekrar tekrar çizdiğim oldu. Ama etkisinden de kurtulabildiğimi sanmıyorum.
*Ne bekliyorsunuz karikatür çalışmalarınızdan?
-Hiçbir şey... Amatör bir ruhla çiziyorum. Karikatür beni tek tip olmaktan kurtarıyor. İnsanlar tek tip olmamalılar. Yalnız hukukçu olmak, yalnız doktor, mühendis, politikacı olmak çağımız insanına yetmez. İnsanların çeşitli uğraş dalları olmalı. Bu uğraşlar zaman içinde kişiye esas mesleğinde de başarılı olma imkânı verir. Aksi halde, örneğin: Bir mühendis, bir doktor hatta politikacı özel bir konuyla uğraşmıyorsa gittikçe tek düze olurlar ve yaratıcılıklarını kaybederler. Burada bir tehlike ortaya çıkar. Zaman içinde tutucu ve yeniliğe kapalı bireyler oluşur, geri kalmışlığın özünde gördüğümüz sanata ve sanatçıya karşı olan bir kesim meydana gelir. Hâlbuki sanatın herhangi bir dalını hobi edinmiş olsalar toplumun yenilenmesine yardımcı olacak ve elde olanlarla yetinmeyip yeni olanaklara koşacaklardır.
*Karikatür, İtalyanca "carica" yani "hücum etmek"ten geliyor, toplumun bir kesimi hücum edilmekten rahatsız olmuyor mu?
-Oluyor tabii. Sanatı bir heykel olarak alırsak onu yıkmaya çalışan genç bir kitle var, ama sanat öyle bir olgu ki, neresini budarsan orası daha güçlü gelişiyor. Mizah tepkiden doğar. Unutmayın ki, Nasreddin Hoca zamanı da istilalar devridir.
*Sizin hukukçu kimliğiniz mizah üretmekte sizi açmaza düşürmüyor mu? Siz bir yanda otoriteyi temsil ediyorsunuz, diğer yanda otoriteyi hicvediyorsunuz...
-Kamu görevlisi olmak ayrı bir konu. Ülkemiz demokratikleşmeye çalışan bir ülke. Bunun yanında antidemokratik kalıntılar, birtakım yasalar var. Onların değişmesi gerekiyor. İşte bu noktada hukukçu olarak da, sanatçı olarak da ülke yararına mücadele vermek gerekiyor.


*mizah ve şiir’de ilk yayım: o3.o8.2oo7