Sözümün akışını bozup güzel tümceler aramaktansa güzel
tümceleri bozup sözümün akışına uydurmayı daha doğru bulurum. Bir sözün
ardından koşmamalıyız, söz bizim ardımızdan koşmalı, işimize yaramalı. Söylediğimiz
şeyler sözlerimizi almalı ve dinleyenin kafasını öyle doldurmalı ki artık
sözcüklerini hatırlayamasın. İster kâğıt üstünde olsun, ister ağızdan, benim
sevdiğim konuşma, düpedüz, içten gelen,
lezzetli, şiirli, sıkı ve kısa kesen bir konuşmadır. Güç olsun, zararı yok; ama
sıkıcı olmasın; süsten, özentiden kaçsın; düzensiz, gelişigüzel ve korkmadan
yürüsün. Dinleyen, her yediği lokmayı tadarak yesin.
*
Konuşma; Sueton'un, Julius Caesar'ın konuşması için dediği gibi, askerce olsun; ama ukalaca, avukatça, vaizce olmasın. Söylev sanatı, insanı söyleyeceğinden uzaklaştırıp kendi yoluna çeker. Gösteriş için herkesten başka türlü giyinmek, gülünç kılıklara girmek nasıl pısırıklık, korkaklıksa, konuşmada bilinmedik sözcükler, duyulmadık tümceler aramak da bir medreseli çocuk çabasıdır. **Montaigne / Denemeler-
*
Konuşma; Sueton'un, Julius Caesar'ın konuşması için dediği gibi, askerce olsun; ama ukalaca, avukatça, vaizce olmasın. Söylev sanatı, insanı söyleyeceğinden uzaklaştırıp kendi yoluna çeker. Gösteriş için herkesten başka türlü giyinmek, gülünç kılıklara girmek nasıl pısırıklık, korkaklıksa, konuşmada bilinmedik sözcükler, duyulmadık tümceler aramak da bir medreseli çocuk çabasıdır. **Montaigne / Denemeler-